HATAY’IN AYAKKABI SEKTÖRÜ: DEPREM SONRASI KRİZ VE ÇIKIŞ YOLLARI
Hatay, Türkiye’nin ayakkabı üretiminde önemli bir merkez konumunda. Deprem öncesi günlük 80 bin çift ayakkabı üretimiyle ülke ekonomisine %30‘un üzerinde katkı sağlayan bu sektör, 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından derin bir krize sürüklendi. Üreticiler, yıkılan atölyeler, kaybolan işgücü ve artan maliyetler nedeniyle satış pazarlarında büyük zorluklar yaşıyor. Ancak bu süreçte Hatay Ayakkabıcılar Odası’nın dünya pazarına yönelik çalışmalarının yetersizliği, sektörü daha da çıkmaza sokuyor. Bu makalede, sektörün karşılaştığı sorunları eleştirel bir bakışla inceleyecek ve çözüm odaklı öneriler sunacağız.
Deprem Sonrası Gerçekler: Bir Sektörün Çöküşü
6 Şubat depremleri, Hatay’ın ayakkabı imalatçılarını vurdu. Antakya’daki atölyelerin büyük kısmı enkaz altında kaldı, binlerce işçi işsiz kaldı ve üretim kapasitesi dramatik şekilde düştü. Reyhanlı’ya taşınan üreticiler, konteynerlerde çalışmak zorunda kaldı bu da verimliliği azalttı.
Maliyetler yükseldi: Elektrik, hammadde ve lojistik giderleri %50-100 arasında arttı. İhracat, savaşlar ve deprem öncesi bile zorluyken, şimdi neredeyse durma noktasında. Esnaf, “Bin TL yevmiye versek usta bulamıyoruz” diyor; işgücü kaybı sektörü eritiyor.
Satış pazarındaki zorluklar ise cabası. Yerel pazar daraldı, ulusal zincirler ithal ürünlere yöneldi. Üreticiler, faizlerin yüksekliğinden ve ithalatın serbestliğinden şikayetçi.
“Faizler düşürülsün, ithalat durdurulsun” çağrıları yükseliyor. Deprem sonrası devlet destekleri (örneğin Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı’nın ortak kullanım merkezi) olumlu adımlar olsa da, bunlar geçici ve yetersiz. Sektör, 1700 işletmenin yıkılmasıyla “yan sanayi”nin yok oluşunu yaşıyor bu da tedarik zincirini kırıyor.
Eleştiri: Ayakkabıcılar Odası’nın Yetersizliği
Hatay Ayakkabıcılar Odası, sektörün çatı örgütü olarak büyük sorumluluk taşıyor. Ancak dünya pazarına açılma konusunda somut adım atmaması, eleştirilerin odak noktası. Oda Başkanı Doğan Aydın‘ın fuarlara katılımı ve yerel ziyaretleri takdir edilesi, ancak bunlar yeterli değil.
Örneğin, İstanbul Ayakkabı Moda Fuarı’ndaki temaslar yerel sorunları dile getirmekle sınırlı kalıyor; uluslararası ihracat stratejisi yok.
Kooperatif skandalları da cabası: Deprem sonrası dükkan tahsislerinde usulsüzlük iddiaları (doktorlara, avukatlara dükkan verilmesi, göstermelik şubeler) güveni sarsıyor. Oda, bu iddialara karşı şeffaf bir denetim başlatmadı.
Dünya pazarında Hatay ayakkabısı neden yok? Çin ve Vietnam gibi rakipler dijital pazarlama ve teşviklerle ilerlerken, Oda’nın eğitim programları, e-ticaret entegrasyonu veya uluslararası fuar organizasyonları eksik. Deprem sonrası 2 yıldan fazla geçti, ancak “hayat Hatay” gibi projeler (kooperatif ürünleri ulusal zincirlere satışı) bile ayakkabı sektörüne uyarlanmadı. Bu pasiflik, esnafı yalnız bırakıyor ve sektörü “bacasız fabrika” olmaktan çıkarıyor.
Çözüm Önerileri: Yeniden Diriliş İçin Adımlar
Eleştiriler bir yana, Hatay ayakkabı sektörünü ayağa kaldırmak mümkün.
İşte çözüm odaklı öneriler
İhracat Odaklı Stratejiler: Oda, Ticaret Bakanlığı ile işbirliği yaparak “Hatay Ayakkabı İhracat Konsorsiyumu” kurmalı. AB ve Orta Doğu pazarlarına odaklanan eğitimler verilmeli,dijital platformlar (Alibaba, Amazon) üzerinden satış kanalları açılmalı. Deprem sonrası hibe programları (örneğin KOSGEB destekleri) ihracat teşviklerine dönüştürülmeli.
İşgücü ve Eğitim Yatırımları: Usta yetiştirme programları başlatılmalı. Meslek liseleriyle ortaklık kurularak deprem yetimleri dahil gençler eğitilmeli. Örneğin, Atayar Derneği gibi STK’ların çocuklara spor desteği gibi, Oda da “Ayakkabı Ustalık Okulu” açabilir.
Mali Destek ve İthalat Düzenlemeleri: Faiz indirimleri ve ithalat kotası talepleri hükümete iletilmeli. Kooperatifler, ortak hammadde alımı için fonlar oluşturmalı. Usulsüz tahsisler için bağımsız denetim yapılmalı; dükkanlar gerçek üreticilere verilmeli.
Dijital Dönüşüm ve Pazarlama: Oda, web sitesi ve sosyal medya üzerinden “Hatay Ayakkabı Markası” kampanyası başlatmalı. E-ticaret eğitimleri ve online fuarlar düzenlenmeli. Yerel ürünlerin BİM gibi zincirlerde satışı gibi modeller uluslararası uyarlanabilir.
STK ve Kamu İşbirliği: Oda, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gibi uluslararası örgütlerle çalışmalı.
ILO, Birleşmiş Milletler’in bir ihtisas kuruluşu olarak 1919 yılında Versailles Antlaşması ile kurulmuş, amacı sosyal adaleti ilerletmek, insana yakışır işleri teşvik etmek ve uluslararası emek standartlarını belirlemektir.
Türkiye, ILO’ya 1932 yılında üye olmuş; ilk ofis 1952’de İstanbul’da “Yakın ve Orta Doğu İnsan Gücü Saha Ofisi” olarak açılmış, 1976’da ise Ankara’da “ILO Türkiye Ofisi” faaliyete geçmiştir.
Deprem sonrası raporlar (örneğin ILO’nun işletme araştırması) baz alınarak sürdürülebilir istihdam planları yapılmalı. ILO’nun üçlü yapısı (hükümetler, işverenler ve işçiler) sayesinde, Hatay gibi kriz bölgelerinde sosyal diyalog ve teknik işbirliği projeleri (örneğin çocuk işçiliğini önleme veya mevsimlik tarım gibi alanlardaki modeller) uyarlanabilir,bu, sektöre uluslararası standartlarda işgücü eğitimi ve sosyal koruma getirir. Hatay Valiliği’nin eski çalıştayları gibi, düzenli sektör toplantıları düzenlenmeli.
Sonuç: Birlikte Kalkınma Zamanı
Hatay ayakkabı sektörü, depremle büyük darbe aldı ama potansiyeli hâlâ yüksek. Ayakkabıcılar Odası’nın eleştirilen pasifliğinden çıkıp proaktif rol alması şart. Esnaf, hükümet ve STK’lar el ele verirse, sektör dünya pazarında söz sahibi olabilir. Hatay’ın “bacası olmayan fabrikası” yeniden canlanmalı yoksa kayıplar kalıcı olur.
Bu, sadece ekonomik değil, sosyal bir zorunluluktur. Hataylı üreticilere başarılar dilerim.
HAZIRLAYAN ABDULLAH ÇALIŞKAN